Birlikteliğiniz devam ediyor gibi görünüyor, aynı evi paylaşıyor, aynı sofraya oturuyor hatta çocuklarınızı birlikte büyütüyorsunuz. Ancak aranızda derin bir sessizlik oluşmuş koca bir dağ olmuştur. Konuşmalar rutine dönmüş, dokunmalar zoraki, göz teması kısa süreli hatta yok denecek kadar. Bu tablo günümüzün ilişkilerinde sıkça yaşanan bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Bir evliliğin bitmesi her zaman mahkeme salonlarında, yüksek sesli kavgalarla ya da dramatik terk edişlerle gerçekleşmez. Bazen evlilik, hiçbir şey söylenmeden, hiçbir belge imzalanmadan, sadece içten içe çözülerek tükenir. İnsanlar aynı evi paylaşmaya devam eder ama artık birbirlerinin hayatına gerçek anlamda dokunmazlar. Bu duruma psikoloji literatüründe "sessiz boşanma" adı verilir.

Sessiz boşanma, duygusal bağların koptuğu ancak hukuki sürecin yaşanmadığı bir ilişkisel durumdur. Çiftler birbirine karşı sorumluluklarını yerine getiriyor gibi görünür; ancak içten içe uzaklaşmış, ortak bir hayat sürme niyeti zayıflamıştır. Konuşmalar yüzeyselleşir, fiziksel temas azalır, birlikte vakit geçirmek zor gelmeye başlar. Ortak hayallerin yerini ayrı rutinler, ayrı duygular alır. Bu durum çoğu zaman fark edilmez ya da ne nasıl olduğu düşünülmeden adlandırılmaz lakin çiftler içten içe bu durumu yaşar.

Sessiz Boşanma İle Yüzleşin!

Psikoloji bu durumu bağlanma kuramıyla açıklar. Özellikle güvenli bağlanma geliştirememiş bireyler, ilişkide kriz yaşandığında geri çekilmeyi veya susmayı tercih eder. Bu davranış, zamanla eşler arasında görünmeyen ama derin bir mesafe oluşturur. Sessiz boşanma aslında bir tür duygusal ihmal halidir. Kişi evliliğin içinde yalnız kalır, kendini değersiz ve anlaşılmamış hisseder. Bu durum uzun vadede içsel boşluk ve anlamsızlık hissi, depresyon, özgüven kaybı ve iletişim becerilerinde eksikliğe neden olabilir. Uzun süren sessiz boşamalarda kişi kendi duygularını bastırdığı için psikolojik bir tükenmişlik yaşayabilir.

Birçok çift, sessiz boşanmayı fark etmeden yıllarca aynı çatı altında yaşamayı sürdürür. Çocuklar, maddi nedenler, alışkanlıklar ya da toplumsal baskılar bu durumun devam etmesine sebep olur. Ancak bu sürdürülebilir bir ilişki değildir. Aksine, zamanla iki taraf için de yıpratıcı hale gelir.

Eğer ilişkide duygusal kopuş, fiziksel temastan kaçınma, sürekli suskunluk ya da iletişimsizlik gibi belirtiler varsa, bu durum sessiz boşanmanın işareti olabilir. Bu noktada yapılması gereken en önemli şey, içinde bulunulan durumu inkâr etmemek ve yüzleşmektir. Eşler bu konuda dürüst ve açık bir iletişim kurmayı denemeli, gerekiyorsa profesyonel destek almalıdır.

Aile danışmanları veya çift terapistleri, sessiz boşanma sürecine giren çiftlerin duygusal bağlarını yeniden kurmalarına yardımcı olabilir. Bu süreçte sadece çift olarak değil, bireysel olarak da danışmanlık desteği almak gerekebilir. Kendi duygularını anlamak ve ifade etmek, karşı tarafı daha iyi anlamanın önünü açar.

Sessiz boşanma, çözülmeye mahkûm bir son değildir. Bilinçli bir farkındalıkla, doğru iletişim ve profesyonel destekle bu süreç tersine çevrilebilir. Evlilik sadece birlikte yaşamak değil, birlikte hissetmek ve yaşamak istemektir. İlişkideki sessizlik, çoğu zaman en gürültülü çığlıktır. Bu sessizliği duymak ve anlamak, iyileşmenin ilk adımıdır. Ancak uzman desteği her iki bireyin de farkındalığı ve isteği üzerine mümkündür tek taraflı ilerlemek süreci zorlaştırabilir. Sürecin farkına varmak iyileşme yolculuğunun ilk adımıdır.